Kasım 2006 yılında başlayıp sekiz yıl süren rektörlük görevimin süresi içerisinde Ankara’da ve dışında bulunan çok sayıda organize sanayi bölgesini, üniversitemizdeki çalışma arkadaşlarımla birlikte ziyaret ettik. Her seviyedeki (Mikro, Küçük, Orta ve Büyük) firmaları yerinde inceledik. Mikro ve Küçük İşletmeler (MİKİ), Küçük ve Orta büyüklükteki İşletmeler (KOBİ), Orta ve Büyük İşletmeler (OBİ)1 diye gruplandırdığımız işletmelerin her çeşidinin ihtiyaçlarını ve sorunlarını öğrenmeye çalıştık. Üniversitede ki son sınıf öğrencilerimizin mezuniyet projelerinin konularını, işletmelerin ihtiyaçları ile örtüştürdük ve sekiz yıl içerisinde herhangi bir maddi karşılık beklemeksizin Ankara’da bulunan Organize Sanayi Bölgelerinde ve dışında yerleşik 100 den fazla işletmeye 400 den fazla proje yaptık. Her bir proje için 6 kişilik çalışma ekibi kurduk.
Bu çalışmalarımız sayesinde her sektörde faaliyet gösteren çok sayıda firmayı daha yakından tanıma ve işletme sorunları hakkında oldukça kapsamlı bilgi sahibi olma fırsatını bulduk.
Bir yandan son sınıf öğrencileri iş hayatını ve piyasa koşullarını öğrenip, gerçek hayat içerisinde de eğitim alarak mezuniyetlerine hazırlanırken, diğer taraftan bizler de işletmelerimizin teknoloji seviyelerinin genel olarak düşük-orta ve orta düzeyde olduğunu öğrendik. Bu durum bizi ‘Bu seviyelerden daha üst seviyelere nasıl çıkacağız?’ konusunda çalışmaya ve ciddi olarak düşünmeye yöneltti.
İşletmelerimizin bulundukları bilgi düzeyinden yüksek teknolojiye, mikro teknolojiye,2 nano-teknolojiye3 geçebilmeleri hayati öneme sahiptir. Gelişmiş ülkeler; ürettiği üstün teknolojilerin istediği kadarını diğer ülkelere satması veya paylaşması gelişmekte olan ülkeleri zor durumuna düşürmekte, bu durum ülkemizin güvenliğini tehdit etmekte ve gelecekte var olabilmemizi riske sokmaktadır. Küçük, orta büyüklükteki ve büyük firmalarımızın tek başlarına yüksek teknoloji seviyelerine ulaşabilmeleri de çok zor görünüyor. Bu soruna çözüm aramak ve “mevcut düşük ve orta seviye teknolojik düzeyden, yüksek ve nano-teknolojiye nasıl gideceğiz?” sorusunun cevabını anlatmak için kitap yazmaya karar verdim. Bize bu teknoloji yolculuğunu yaptırabilecek olan en akılcı model, 21. yüzyılın “Nuh’un gemisi” diye adlandırdığım “kümelenme modelidir”. Bu modeli çok sayıda televizyon programlarında, gazete röportajlarında, iş dünyasına ait dergilerde yazdığım yazılarda, onlarla yaptığım röportajlarda, zaman ve yer kısıtlamaları nedeniyle çok özet bir şekilde kısım kısım anlattım ve yazdım. Yazdığım bu yazıların değişik zaman ve yerlerde yayımlanmış olmasından dolayı, ilgilenenlerin elinde toplu ve çok daha kapsamlı bir kaynak bulunması için “Teknoloji Tufanına Karşı Nuh’un Gemisi: Kümelenme” kitabını yazdım. Bu kitapta, bir ülkenin zenginleşebilmesi için önemli olan bir kalkınma modelinin kurgusunu anlatmaktayım.
Bu WEB sitesi aracılığıyla da Nuh’un Gemisi Kümelenmeyi geniş kitlelere duyurmak ve öğretmek amaçlanmıştır.
En akılcı bölgesel kalkınma modeli olan kümelenmeye sadece fakir ve gelişmekte olan ülkelerin değil, gelişmiş ülkelerin de çok ihtiyacı var. Bu modeli başarılı şekilde uygulayan ülkeler, günümüzün tasarım ve üretimde en güçlü olan ülkeleridir. Güçlü ülkeler kurdukları küme modelleri ile bizlerden çok daha hızlı bilgi üretmekte ve dolayısıyla daha hızlı gelişmekteler. Bundan dolayı aramızdaki teknoloji farkı, farklı hızlara sahip olduğumuzdan her geçen gün artıyor. Bu durum, büyük bir teknoloji tufanının oluşmaya başladığını ve tufanın giderek güç kazandığını açıkça gösteriyor. Bizi büyük teknoloji tufanına karşı koruyabilecek tek model olan “küme modeline”, bu nedenle “Nuh’un Gemisi” ismini verdim çünkü günümüzde teknoloji baş döndürücü hızla gelişmektedir. Bu değişime ayak uyduramayan işletmeler zor duruma düşecek, yabancılar tarafından satın alınacak veya kapanacaklar. Bu büyük tehdide karşı durabilmek ve riskleri azaltabilmek için akılcı bir kalkınma modelini, sistemini kurmalıyız. İşte bu model kümelenme modelidir ve yıkıcı teknoloji tufanına karşı bizleri koruyacak olan bir eko sistemdir.
Bizler de vakit geçirmeden Nuh’un gemilerini her sektör için inşa etmeliyiz.
1 [Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 2012/3834 karar sayılı “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” de MADDE 5 – KOBİ’ler aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır.
a) Mikro işletme: On kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri bir milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler.
b) Küçük işletme: Elli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri sekiz milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler.
c) Orta büyüklükteki işletme: İkiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri kırk milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler.]
2 Mikro; uzunluk olarak metrenin milyonda biri demektir. Bu teknoloji seviyesi kullanıarak üretilen ürünlerin sahip olduğu hassasiyet seviyesi bir kaç mikro metre boyutlarında olmaktadır.
3 Nano; uzunluk olarak metrenin milyarda biri demektir. Bu teknoloji seviyesi kullanıarak üretilen ürünlerin sahip olduğu hassasiyet seviyesi bir kaç nano metre boyutlarında olmaktadır.