İnovasyon, katma değeri yüksek ve bilgi yoğun ürünler ancak kritik kütlelere erişmiş sağlıklı kümelerden, endüstriyel eko sistemlerden çıkabilir. Bu hedefe ulaşana kadar gerekli her türlü çalışmaları yaparken, bir yandan da ithal edilen her orta ve yüksek teknolojik üründe yerli katkı payının bulunması koşulu getirilmelidir. Ülkemizin içinde bulunduğu teknoloji seviyesi ve firmalarımızın bilgi düzeyleri bu yol haritasının izlenmesini zorunlu kılmaktadır. İthal edilen ürünlerde ve kamu ihalelerinde bulunacak yerli katkı payı oranları, varmak istediğimiz nihai hedefe daha kısa sürede ulaşmamızı sağlar. Aksi takdirde aynı yolu onlarca yıl içerisinde alırız. Bu da ülkemizin gelişiminde çok büyük zaman kaybı demektir. Bu zaman kaybının bedeli de çok ağır olacaktır.
Gerçekçi yerli katkı payı oranı ile yapılacak kamu ve yerel yönetim ihaleleri, cari açığımızı zaman içerisinde azaltacaktır. Seviyesi orta ve yüksek teknolojik ürünler için gerçekçi yerlilik oranlarının belirlenebileceği en doğru adres, sektörel kümelerdir. İhalelerdeki yerlilik oranları yerel yönetimler, kamu kurumları ve bürokrasi tarafından belirlenmemelidir. İhaleye konulacak yerlilik oranı, en gerçekçi biçimde kümelerden alınabilir. Bu yerlilik oranları sayesinde, ülkemizin çeşitli sektörlerine zaman içerisinde yüksek teknolojilerin transferleri sağlanabilir. Bu yöntem dünyada uzun yıllardır uygulanmaktadır ve çok sayıda bilinçli ülke bundan yararlanmaktadır. Bunun uluslararası adı “offset” tir. Bu uygulama gelişmekte olan ülkeler için çok önemlidir ve ülkemiz için fayda sağlayacak olan offset uygulamalarının önemini son zamanlarda kavramaya başladık. Satıcı ülkelerin offset yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini takip etmeyi öğrenmek için de Kuveyt’e gitmeliyiz. Evet, yanlış okumadınız Kuveyt ülkesine. Acıklı bir durum, değil mi?
Kurulacak sağlıklı küme; sosyal sermayesi, kendi dinamizmi ve kamu alımlarına konacak yerlilik katkı payları ile elde edilecek teknolojik kazanımlardan, son ürüne ulaşmamızı ve kendi tasarımlarımızı üretmek için en uygun zemini oluşturacaktır. Sağlıklı kümeler yerel kalkınmanın lokomotifidir. Bir bölgenin veya ülkenin kalkınması ancak sağlıklı kümeler ile mümkün olur. Bu modele sadece fakir ve gelişmekte olan ülkeler değil, gelişmiş ülkeler de çok ihtiyaç duymaktadır. Kümelenme modeli gelecekte de var olmanın teminatıdır. Bu günün gelişmiş ülkeleri de dünya pazarlarındaki paylarını koruyabilmek için kurdukları sağlıklı kümeleri daha da geliştirmek zorundadır. Çünkü gelişmiş ülkeler de birbirleri ile kıyasıya teknoloji yarışı içerisindedir.
Fakir ve gelişmekte olan ülkelerde sağlıklı küme, yani güçlü endüstriyel eko sistemleri bulunmadığından, teknoloji yarışında bu ülkeler oldukça dezavantajlı durumdalar. Bu ülkelerin şirketleri, tek başlarına günümüzün gelişmiş ülkelerinde var olan sağlıklı kümelerle yarışamazlar, dünya pazarına kalıcı olarak yerleşemezler ve bu nedenle büyük tehdit altındadırlar. Tek başlarına olan şirketlerimizi tehdit eden yurt dışındaki sağlıklı kümeler, gerçekte fakir ve gelişmekte olan ülkelerin geleceğini tehdit etmektedir. Teknoloji yarışına çok geriden başlamış ülkemizde, hiç vakit geçirmeden endüstriyel eko sistemlerin (sağlıklı kümelerin) kurulması için çalışmalara hız verilmelidir.
